Herkesin tatil anlayışı farklı. Kimi şehir gezip, alışveriş yapmak ister, kimi ise deniz, kumsal, güneş… Egzotik bölgelere gitmeyi de seçebilirsiniz. Yada dönem dönem keyfinize göre tatil şeklinizi değiştirebilirsiniz… Ancak benim için tatil demek şarap turu demek. Bu daha önce gittiğim bir bölge de olabilir, yada yeni keşfedeceğim bir bölge… Gitmiş olanlar bilir, şarap bölgelerinin çoğu büyüleyici pastoral manzaralarla bezenmiştir. Göz alabildiğine uzanan bağların nefes kesen görüntüsü, arka fondaki insanı dinginleştiren doğanın melodisinin eklenmesiyle eşsiz bir zihni boşaltma, yenilenme şansı sunar. Bir şaraphaneden diğerine, bağların arasında kıvrılarak giden yollarda, güneşin batışı ile ortaya çıkan kızıllığın yaprakların arasından size doğru süzülmesini izlemek için aniden arabayı sağa çekip, damağınızda kalan tatlar eşliğinde seyre dalarsınız. Hatta huzur ve özgürlük hissi ile umarsızca biraz kestirebilirsiniz de! Çakırkeyf olmak başka hiçbir yerde bu kadar güzel değildir…
Peki nasıl giderim, nasıl yaparım, dağ bayır kaybolur muyum, randevu nasıl alıcam, tadımlar ücretli mi? Bütün bu soruları üstüste koyunca, ağırlığından korkan, çekinenler olduğunu tahmin ediyorum. İşte bu yüzden merak edenler için bazı tüyolar vermek istiyorum.
Öncelikle gitmek istediğiniz bölgeye ve tarihe karar verin. Bağların uyandığı bahar ayları daha keyifli olacaktır. İşlerin çok yoğun olduğu bağ bozumu zamanlarına denk gelmemesine özen gösterin. Genelde hasat ve vinifikasyonun yoğun olduğu dönemlerde çoğu şaraphane ziyaret ve tadıma kapalı olur. İlk kez gitmek için Toskana daha doğru bir destinasyon olabilir. Çünkü hemen her çeşit şaraba ev sahipliği yapan bir bölgedir. Sangiovese üzümünün en basit örneklerinden ( Chianti) en komplike örneklerine kadar (Gran Selezione, Brunello), Ayrıca Merlot, Cabernet Sauvignon, Cabernet Franc., Syrah monosepaj ve blendleri, Beyaz Vernaccia San Gimiciano, tatlı Vin Santo gibi ne ararsanız var bir şarap bölgesi burası. Ayrıca Toskana mutfağı ile şarap uyumunun inceliklerinin farkına varırken, neredeyse ortaçağdan kalma kasabalarla tarih açlığınızı da doyurabilirsiniz. Tamam bu kadar Toskana reklamı yeter…
Tarihi belirledikten sonra uçak biletinizi birkaç ay önce almanızı söylememe gerek yok heralde. Otel rezervasyonunu da aynı şekilde son ana bırakmayalım. Otel seçerken merkezden ( yoğunlukla ziyaret edeceğiniz bölge) çok uzak bir bölge olmamasına özen göstermekte fayda var. Hatta merkezden 10 km çapı aşmamanızı öneririm. Çünkü muhtemelen gideceğiniz yerlerde hemen her şarap bölgesinde olduğu gibi arazi, tepe- bayır formunda, yollar virajlı ve ışıklandırma da olmayacaktır. Arabayla 10 km nedir ki demeyin, gidiş-geliş çok sıkıntılı olabilir.
Uçak bileti tamam. Otel tamam. Sıra araba kiralamada. Onu da internet üzerinden halledeceksiniz. En küçük boy araba olmasın mümkünse, oldukça dik tepeler, virajlar aşmanız gerekebilir, biraz motor gücü lazım yani… Arabayı aldığınız seviyede yakıt miktarı ile teslim etme seçeneğini kullanmayın. Geri dönüşte son benzin istasyonunu ararken uçağı kaçırabilirsiniz… Benzin free opsiyonlar var, sorun…
Şaraphane ziyaret ve tadım randevuları… En az bir ay önceden randevu almaya başlayın. Ordan oraya koşturmak istemiyorsanız, öğleden önce 1, öğleden sonra 1 randevu yeterli. Daha fazlası inanın çok yorucu oluyor. Geç kalıyorsunuz ve sarhoş olma ihtimaliniz artıyor.
Gideceğiniz şaraphaneleri seçerken şarapları yüksek puanlar almış, ancak uygun fiyatlı satış yapan şaraphaneleri seçin ki tadım sonrası mahcup olmamak için şarap almak isterseniz bir şaraba 80-100 euro vermeyin… Madalya değil yüksek puan almış diyorum, çünkü şişeler üzerinde madalya etiketleriyle hemen hiç karşılaşmayacaksınız. Şarap puanlayan profesyonel eleştirmenler arasında da kıyasıya bir rekabet vardır. Güvenilir, tutarlı puanlar vererek öne çıkabilecekleri için genelde öyle bedava puan vermezler. Wine Advocate, Vinous, Jancis Robinson takip edebilirsiniz. 90 ve üstü puan almış şarapları tatmak, hem tipisite, hem de kalite algınızı geliştirmek için çok faydalı olacaktır.
Gitmek istediğiniz şaraphanelere mail atıp kendinizi kısaca tanıtın, ziyaret etmek istediğiniz tarih ve zaman dilimini belirtin. Ancak tarih ve saatleri esnek tutmaya özen gösterin, yoksa programınızı oluşturmak zorlu bir puzzle’a döner. İtalyan’ lar oldukça çabuk sayılabilecek bir sürede geri dönüş yaparlar ancak Fransız’ lardan hiçbir zaman cevap alamayabilirsiniz. Telefon etmeyi deneyebilirsiniz, ancak karşınıza İngilizce bilmeyen biri çıkma ihtimali de yok değil. Mail ile dönen şaraphaneler, tarih ve saati konfirme ederken, genelde ücretli olup olmadığını da belirtirler. Ancak ücretten bahsetmiyorlarsa bu kesin olarak ücretsiz anlamına gelmez. Kötü bir süprizle karşılaşmak istemiyorsanız siz özellikle sorun derim.
Randevunuza zamanında gitmeye çaba gösterin, geç kalırsanız sizi kabul etmeyebilirler. Erken giderseniz, sizi randevu saatiniz gelene kadar kapıda bekletebilirler, bozulmayın… Harika şaraplar koklayacak, tadacaksınız… Genel kuralları unutmayın… Parfüm sıkarak gitmeyin… Öğle yemeğinde sarhoş olduysanız da ( arayıp, bildirin tabi ki)…
Tadım sonrası şaraphaneden şarap almak her zaman daha avantajlıdır. Ancak gaza gelip abartmayın. Bavulunuzun kapasitesi belli… Aldığınız şarapları arabada unutmayın. Odanıza çıkarın. Güneş altında arabada pişmesinler.
Bu kadar tembihe rağmen, bi sürü şarap alıp, tepeleme yerleştirdikten sonra külçeye dönen bavulunuz yüzünden, havaalanında yüklü bir miktar extra ağırlık parası ödedikten sonra, yurda giriş sırasında, bavulunuzu ıkınarak sürüklerken, yüz ifadeniz pamuk hafifliğinde olsun…
Ve yorgun argın eve vardınız… Ancak son bir görev var… Şişeleri masanın üstüne dizip, işte yeni bebişlerim paylaşımı yapmak! :))