İşte St. Emilion platosunun muhteşem kırmızılarının altında yatan metrelerce derinlikte kireçtaşı tabakası. Bu tabakanın altında da devasa bir yeraltı gölü yer alıyor. Asmalar ayaklarının ıslak olmasını istemez. Islak değil yeteri kadar nemli olmak isterler. Kireçtaşı da yağmurlarla gelen suyu kusursuz bir şekilde aşağı katmanlara drene ederken, bir yandan da asmaların istediği derecede nemi tutabilme kapasitesine sahiptir. Nem barındıran bu toprak yapısı geç ısınır, geç soğur. Bu tedrici ısı değişimi asmaların yavaş ve mükemmel olgunlaşması için naturel bir termostat gibidir. Böylece ideal şeker ve fenolik olgunluk zamanlaması birbirlerine yaklaşır ve beraberce kusursuz dengeye ulaşırlar. Bordo’ nun sağ yakasının cabernet sauvignon’ a göre erken olgunlaşan merlot ve cabernet franc için daha uygun olmasının nedeni toprağı daha soğuk yapan kireçtaşı ve kil katmanlarıdır. Besince fakir kireçtaşının dominant olduğu toprak katmanlarına sahip şatolar zarif şaraplarıyla öne çıkarken, su ve mikroelement tutan kil oranı arttıkça şaraplar daha kaslı olmaya başlar. St emilion ve Pomerol şarapları arasındaki yapısal farklılıklar da bu toprak katmanlarının birbirleriyle olan oranlarıyla korelasyon gösterir. St Emilion ve Pomerol arasındaki bir kaç küçük bölgede ise çabuk ısınan ve ısıyı tutup, yansıtan çakıl kümelenmeleri vardır. Buralardan gelen şaraplarda olgunlaşmak için bu ısıya ihtiyaç duyan cabernet franc ve cabernet sauvignon oranlarının yükseldiği göze çarpar. Meşhur Cheval Blanc ve Chateau Figeac gibi… Resimdeki kireçtaşı katmanına sahip bağ ise St. Emilion sınıflamasının en tepesindeki şatolardan Chateau Pavie’ nin…
Fotoğraf: Wine Advocate’ den alınmıştır.