Bazı şaraplar insanı gerçekten çaresiz bırakıyor! Scala Dei Masdeu 2016 da bu şaraplardan biri benim için… Öylesine muhteşem bir şarap ki, her koklayışta ve her yudumda insanı kendinden geçirirken, bir yandan da eyvah eyvah şimdi ben bu şarabı nasıl anlatıcam telaşına düşürüyor ve daha önce tadıp beğendiğim şaraplar için kullandığım sıfatları çok bonkörce harcamışım pişmanlığı yaratıyor. Ne yaparsam yapayım, ne dersem diyeyim sanki bir şeyler eksik kalacak!
İlk aklıma getirdiği aslında ‘ yüce’ sıfatı oldu… Yüce, kudretli, ihtişamlı… Öylesine bir aroma ve damak prezentasyonu var ki şarapta; gücü ve zarifliğinden gelen asaleti, keskinliği, odaklanması beni dipsiz kuyulara attı… 2021 yılı sonbaharında Scala Dei şaraphanesini ziyaret etmiştik. Şaraphanede eski ve iptidai görünen üstü açık beton küvlerin önüne gelince, heralde monk keşişlerden beri aynı şekilde şarap yapılıyor burada diye takılmıştım kendime… İşte bu beton küvlerde ‘’Masdeu’’ fermente oluyor dedi görevli… Küv duvarına dayanmış ahşap merdivene çıkarak üstten bakabilirsiniz deyince hemen atlamıştım. Saplardan ve üzüm kabuklarından oluşan cibre kapağı kahverengi-vişne çürüğü rengi ile hiç de iştah açıcı görünmüyordu aslında… Hatta karşısında olduğumuz düzeneğin basitliği, tadacağımızı düşündüğüm şaraba merakımı kat ve kat arttırmıştı. Pırıl pırıl parlayan koca çelik tanklar, digital paneller, sanat eseri gibi duran devasa, şekil şekil özel yapım bottiler yoktu çünkü burada… Herşey öylesine rüstik ve mütevaziydi ki…
Hakkında bol bol okumuştum gitmeden… Monstant Dağı eteklerinde kurulu Şaraphane’ nin bulunduğu topraklar, Priorat bölgesinin meşhur şist ( llicorella) toprak yapısının bitip, killi ve kireçli toprakların başladığı bir geçiş bölgesiymiş. Kil ve kireç su tutma kapasiteleri nedeniyle geç ısınır ve geç soğurlar, bu yüzden de soğuk topraklar olarak tanımlanırlar. Şist ise ısıyı tutup, yansıtma özelliği nedeniyle sıcaktır. Grenache ve Mourvedre gibi geç olgunlaşan üzümler, Priorat gibi Akdeniz kıyılarına çok yakın mesafede sıcak iklimlerde, bu soğuk topraklarda yetiştirilirse daha yavaş bir olgunlaşma süreci geçirerek ideal şeker-asit oranına sahip oluyorlar. İşin ilgin yanı bu bilgilerin Monk keşişler tarafından 400 yıl önce yazılmış el yazmalarında da bulunmuş olması. Bu toprakların özellikle grenache üzümü için ideal olduğu yazılmış bu yazmalarda…Hani bir söz vardır ya ‘’ şarap yapmak kolaydır, sadece ilk 200 yıl zordur’’ İşte gelenekten gelen tecrübelerin önemi… Soğuk topraklardaki bu bağlar aynı zamanda 600 metreden- 800 metreye uzanan bir rakıma sahipler. Asmalar yaşlı ve asma başı sadece 500 g üzüm verim alınabiliyor. Tüm bu etkenler ideal şeker-asit oranı yanında sap ve üzümlerin de aynı anda olgunlaşmasını sağlıyor ve bu yüzden de şarap yapımında tüm salkımlar kullanılıyor. Salkımlar hem aromatik olarak katkı yapıyor hem de tanen içeriği açısından şarabın yapısını güçlendiriyor.
Tekrar şaraba dönersek, en leziz kiraz, en leziz çilek, öyle kokoş kokoş, baygın baygın değil taptaze, serin bir esinti gibi yayılıyor. Bunları inanılmaz netlikte ve lezzette bir kan portakalı kokusu sarmalıyor. Hemen arkadan gül yaprakları ve nefis bir karabiber kokusu eşlik ediyor. Bu narenciye rahiyası ve taze çekilmiş karabiber kokusunun saplardan geldiğini düşünüyorum. Damakta tam gövdeli, çok etkileyici bir konsantrasyon ve enerjiye sahip. Dengeli yüksek asidite ve 14,5 alkolle beraber kesinlikle bir Barolo azametine sahip. Barolo gibi gücüyle sarsarken, zarifliği ile hayran bıraktırıyor. Çok uzun bitişinde ince yapılı zarif tanenleri dudak altlarına lokal anestezi yapılmış gibi bir dolgunluk illüzyonu yaratıyor. Her yudumda görkeminin kusursuzluğu ile tekrar tekrar şaşırtıyor beni… Asla unutulamayacak bir deneyim… Benim bir başyapıt olarak tanımlayabileceğim bu şaraba ‘’sadece’’ 85 euro ödeyerek ulaşabilirsiniz. ‘’Sadece’’ demem yanlış anlaşılmasın, yüzlerce dolarlık ağırlığı olduğunu düşünüyorum…
Puan: 100
İdeal içim aralığı: 2023-2033